Earth United Platformu

Earth United — farkındalığın eyleme, eylemin ise değişime dönüştüğü bir platform.

Earth United’da, her bireyin bir fark yaratma gücüne sahip olduğuna inanıyoruz. Sürdürülebilir ve dengeli bir gelecek için anlamlı adımlar atmanız için ihtiyacınız olan araçları, kaynakları ve topluluğu sağlıyoruz. Kapsamlı öğrenme materyallerinden, yenilikçi proje tasarım araçlarına ve benzer düşünen bireylerden oluşan canlı bir ağa kadar, Earth United sizi güçlendirmek için tasarlanmıştır.

• Öğrenin: Kapsamlı kurs ve el kitapları kütüphanemize dalın. İster yeni başlayan ister uzman olun, kaynaklarımız sürdürülebilirlik ve ekolojik yönetim konusundaki anlayışınızı derinleştirmek için özel olarak hazırlanmıştır.

• Hayata Geçirin: AI destekli araçlarımızı kullanarak ekolojik projeler planlayın ve gerçekleştirin. İster bir topluluk bahçesi, park, çiftlik kurmak,  ister sürdürülebilir yaşam alanları tasarlamak istiyor olun, fikirlerinizi hayata geçirmenize yardımcı olacak kaynaklarımız var.

• Bağlantılar kurun: Sürdürülebilirliğe önem veren bu küresel ağa katılın . Hikayelerinizi, ürün, etkinlik, hizmetlerinizi paylaşın. Birlikte, dirençli ve sürdürülebilir bir gelecek inşa edebiliriz.

Bugün bize katılın! 🌱 Sorunları sadece gören değil, aktif olarak çözmek için çalışan bir topluluğun parçası olun. Ücretsiz kaydolun ve nasıl fark yaratabileceğinizi keşfetmeye başlayın. Birlikte, endişeyi eyleme ve farkındalığı umuda dönüştürebiliriz.

www.earthunited.eco web sitemizi ziyaret edin, Earth United ile yapabileceklerinizi öğrenin.

Belentepe’nin Taze Yeşillikleri Şifa Oluyor

İçinden geçtiğimiz bu zor günlerde, Belentepe'nin taze yeşilliklerini şehirli dostlarımıza ulaştırıyoruz

Belentepe’nin taze yeşillikleri boldur. Özellikle bahar mevsiminde 30’a yakın yeşilliğimiz vardır. Bir çok marul türü, pak choy ve mizuna gibi Çin yeşillikleri, pazı, kale, karalahana, ıspanak, roka, tere, feldsalat, hardal, hindiba, pırasa, soğan yanında doğada kendiliğinden yetişen hodan otu, sığır dili gibi otları da toplarız.

Toprağını canlı ve zengin tuttuğumuz bitki yataklarında ve seralarda yetişen bu yeşillikler besin, mineral, vitamin zenginidir. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için taze tüketilen bu yeşillikler çok faydalıdır.

Yeşillikleri toplayıp, hepsinden karıştırarak torbalıyoruz. Yeşillikleri güzelce yıkadıktan ve yıkama suyunu süzdürdükten sonra kapaklı kutulara yerleştirip buzdolabında 2 hafta boyunca tazeliğini koruyabiliyor. Yeşillik salatası yapmak istendiğinde, kutudan bir tutam alıp doğrayın, soslayın, afiyetle tüketin.

Eyüpsultan Belediyesi Sponsorluğu’nda Doğa ile Tasarıma Giriş Kursu

Istanbul Eyüpsultan Belediyesi ile organize ettiğimiz online giriş kursumuz

Yeni açılan Belentepe Online Eğitim Portalımız’daki ‘Doğa ile Tasarıma ve Permakültüre Giriş’ kursumuz, Eyüpsultan Belediyesi sponsorluğunda sınırlı sayıda kişiye ücretsiz olarak açılacaktır. Bilgi ve kayıt için Eyüpsultan Belediyesi Web Sitesi‘ni ziyaret edebilirsiniz. Son talep toplama tarihi 19 Temmuz’dur.

Kursiyerler belentepe.thinkific.com sitesi’nde bu kursu istedikleri gün ve saatlerde alabilecekler. Ancak kayıt olduktan sonra 1 ay içinde 15 saatlik kursu tamamlamış olmaları gerekiyor. Kursu tamamlayanlara sertifikaları verilecektir.

İstanbul’daki Permakültür Tasarım Sertifika Kursunu Tamamladık

Ocak-Mart 2020 arasında İstanbul'da verdiğimiz Permakültür Tasarım Sertifika Kursunu Tamamladık

 

18-19 Ocak hafta sonu 180 kişinin katılımı ile 2 günlük ‘Doğa ile Tasarıma Giriş’ kursumuzu tamamlayan 57 kursiyerle birlikte ‘Permakültür Tasarım Kursu’muza devam etmiştik. Nihayet Şubat sonunda bu kursumuzu da başarıyla tamamladık; kursiyerlerimizi ‘Permakültür Tasarımcısı’ olarak mezun ettik.

İstanbul’da Permakültür Tasarım Sertifika Kursu

Ocak-Mart 2020 arasında İstanbul, Boğaziçi Üniversitesi'nde Permakültür Tasarım Sertifika Kursu Veriyoruz
Doğa ile Tasarıma Giriş Kursiyerleri
Ocak 2020, Boğaziçi Üniversitesi

18-19 Ocak hafta sonu 180 kişinin katılımı ile 2 günlük ‘Doğa ile Tasarıma Giriş’ kursumuzu tamamlayan 57 kursiyerle birlikte ‘Permakültür Tasarım Kursu’muza devam ettik.

Toprak üretme, toprağı koruma, su tutma, geri dönüşüm, doğal gıda üretimi, gıda ormanı kurulumu, doğal yapılar, temiz enerji gibi temel ders konuları işlenirken, kursun 2. yarısından itibaren İstanbul Beykoz’da kurulması planlanan Ekopark projesinin ‘permakültür tasarım’ çalışması başladı.

Hep birlikte projenin yapılacağı araziyi keşfe gittik. 5 ayrı grup kendi proje tasarımlarını çalışıyor. 8 Mart hafta sonu da gruplar proje sunumlarını yapacaklar. Ardından sertifika töreni ile kurs tamamlanmış olacak.

Çok farklı alanlardan bir araya gelmiş bir grup insanın permakültür sayesinde ‘sürdürülebilir yaşamı’ 2 haftalık bir ders programı sırasında öğrenmeleri ve 2 hafta sonunda bir yaşam alanını tasarlayacak kadar bilgiye sahip olmaları; bireyleri güçlendiren, cesaretlendiren bir süreç.

Gittikçe Büyüyen Güzel Bir Hikaye

Gittikçe Büyüyen Güzel Bir Hikaye

Mart 2015’te 9 lise + 80 öğretmen ve öğrenciye Permakültüre Giriş Kursu verdik ve şimdi okullarda permakültür çalışmaları başladı…

Nisan 2014’te Robert Kolej hocaları Belentepe Çiftliği’ne gönüllü olarak bahçecilik yapmaya geldiler. Dönüşte okulda öğrencilerle bahçeciliğe başladılar. Aralık’ta okullarında konuşma yapmamı istediler. Bu konuşmaya İstanbul’un belli başlı okullarını da çağırmışlar. Konuşma ile birlikte hem hocalar hem de öğrencilerde sürdürülebilir yaşama ve bahçeciliğe ilgi olunca, bu konuları detaylıca anlatmak ve okulların etkili bahçecilik yapmalarını sağlamak üzere bir kurs planladık. Bu hafta sonu da kursu yaptık. Robert Kolej, Eyüboğlu, Ted Istanbul, Koç Lisesi, Marmara Koleji, Saint Joseph, Saint Michel, MEF, Notre Dame De Sion… ile tohumları ekiyoruz.

Kurstan hemen sonra okullar bahçecilik çalışmalarına başladılar ve yaptıklarını facebookta paylaşıyorlar:

https://www.facebook.com/permakulturlise

Bahçeciliği küçümsemeyin! Dönüşüm için en erişilebilir ve en önemli başlangıçtır. Toprağı, doğayı anlamaya ve tanımaya başlarsınız. Kendi doğal gıdanızı üretirsiniz. Hereket eder, vücudunuzu çalıştırırsınız. Sağlık kazanırsınız…

Hep birlikte tohumlar ekmeye ve hikayeyi büyütmeye devam…

Belentepe’de Gün Batımı…

Belentepe'de Gün Batımı...

29 – Nisan – 2015 günü Belentepe Çiftliği’nde çalışmalarımız son hızla sürmüştü. Öğleden sonra kısa yağışlar oldu. Hava kararmaya yakın bulutların arasından, Doğancı Baraj Gölü’nün üzerinden güneş kendini gösterdi ve çok özel anlar yaşandı. Çiftlikte bulunanlar için bulunmaz bir gün batımı oldu. Darısı çiftliğimizi ziyaret edenlerin başına diyelim…

Robert Kolej çiftliğimize misafir oldu

Robert Kolej çiftliğimize misafir oldu

25-26 Nisan hafta sonu Robert Kolej öğrencileri çiftliğimizde misafir oldular.

Öğrencilerle çiftliği gezdikten sonra, bahçeciliğe giriştik, istenmeyen otları temizledik, bakım yaptık. Çiftliğe yakın yürüyüş parkurumuzda yerel hayvan sürüleri ile karşılaştık, vadi ve göl manzarasının tadını çıkardık. Taş fırınımız da iki gün boyunca yoğun mesai yaptı, pideler, pizzalar, güveçler… Öğrenciler kırsalda yaşamın kısa da olsa tadını aldılar.

Bahçecilik

Bahçecilik

Balkonda, terasta, toprağa eriştiğimiz her yerde yapabileceğimiz çoklu faydası olan ve sürdürülebilir yaşama doğru atacağımız en önemli ilk adımdır.

Farklı amaçlar için bahçecilik yapılabilir:

  • Doğal gıda üretimi
  • Tıbbi aromatik bitkiler yetiştirme, şifalanma
  • Görsel güzellik, huzur için
  • Bitkileri ve doğal yaşamı gözlemlemek için
  • İnsanlarla birlikte geçirilecek keyifli ve doğal bir alan için
  • Aktivite – ruhsal, fiziksel sağlık için.

 

Bahçeler insanlara farklı hisler verebilir; bazıları enerji doludur, bazıları sakin. Bahçe görünümü geleneksel veya modern olabilir. Bahçeler ilham verebilir. Çok veya az iş gerektiren bahçeler olabilir.

Bahçecilik yapacağımız bir alan var, nereden nasıl başlamalı?

Balkonda, terasta veya beton üzerinde, küçük alanlarda da bahçecilik yapılabilir. Küçük alanlarda iş daha kolaydır ve tahmin edemeyeceğiniz kadar bereket te elde edebilirsiniz. Derin saksılar veya ahşaptan yapılmış sandıklar içinde bitki yetiştirebilir, organik mutfak atıklarınızı kompost gübreye dönüştürebilir ve bitkilerinizi bununla besleyebilirsiniz.

Bahçenin Olmazsa Olmazları

  • Canlı, bereketli toprak
  • Bereketi devam ettirmek için toprak besinleri/mineraller; özellikle kompost gübre,
    • Balkonda ufak kovalar içinde solucan çiftliği kurup mutfak organik atıklarını solucanlarla çok değerli kompost gübreye dönüştürebiliriz.
  • Su – su kaynağımız yoksa çatı suyu toplayabilir miyiz?
  • Tohum, fide, bitkiler…
  • Büyükçe bahçelerde
    • Alet edevat deposu
    • Sera – yüksek bitki yatakları üzerini naylonla örterek, az masraflı, ufak seralar da yapılabilir.
    • Fideleme alanı – serası
    • Kompost alanı
    • Tavuk evi – zengin kompost üretmek ve tavuğa faydalı görevler verebilmek için tavuk olmasında fayda vardır.
  • Olmasında fayda olanlar:
    • Çardak, dinlenme, sosyalleşme alanı
    • Basit, belki yarı açık mutfak – bahçe ürünlerinden pratik yemekler yapabilmek için
    • Tuvalet

Tasarım başında bahçe içinde yeralmasını istediğiniz tüm bileşenleri düşünün.

Başarılı bahçecilik için toprağı doğal olarak zengin tutabilmek gerekir. Bunun için de:

  • Toprağı ezmeyin, sıkıştırmayın.
  • Aynı yere sürekli aynı bitkileri ekmeyin, topraktan hep aynı mineralleri çekeceklerinden toprağı zayıflatır. Sıralı ekim yapabilirsiniz. Aşağıda anlatılan 4 bölümlü bahçe modeline bakın.
  • Kompost, solucan gübre kullanın.
  • Mineral, besin desteği verin: kalsit, dolomit, malç, kül, kaya tozları, kemik tozu…
  • Faydalı organizmalar desteği: EM (efektif mikroorganizma) sıvı gübresi gibi
  • Toprağı aşırı güneş ve sıcaktan koruyun: yer örtücüler, malç, kartonla
  • Bitki kardeşliğini kullanın.

2020, Çok Farklı Bir Yıl

2020: Her şeyin değiştiği yıl...

Permakültür çalışmalarına, doğada yaşamaya ve doğanın işleyişlerini anlamaya başladıktan sonra önceleri farketmediğim çok şeyi anlamaya da başladım.

İnsanların çoğu hayatının çoğunu yakın çevresinde, evinde/semtinde/şehrinde günlük koşturmalar içinde geçiriyor. Bireysel etkimiz yaptıklarımız/yapmadıklarımızla daha fazla bu yakın çevrede görülüyor olsa da; dünyanın geneline de az/çok etkimiz olabiliyor. Mesela kullandığımız fosil yakıtlı araçlarla havaya saldığımız sera gazları tek başımıza az olsa da milyarlarca insanın toplamında devasa boyutlara erişiyor ve küresel iklim değişikliğine yol açıyor.

2020 başında yedi buçuk milyara yaklaşan ve artamaya devam eden insanlık nüfusu, doğal/yaşam kaynakları kısıtlı olan dünyamız üzerinde gittikçe artan baskılara/gerilimlere, denge ve döngülerin hızla bozulmasına neden oluyor. Doğada artan gerilimin insan topluluklarına yansımaması mümkün değil. Dünyada her şey birbirine bağlı.

2019 yılı Belentepe Çiftliği çevresinde normal dışı, zor bir yıl oldu. Bahar erken geldi. Şubat’ta meyve ağaçları tomurcuklanmaya başladı, ama Mart ve Nisan’da don yaptı. Kiraz, vişne ve erik ağaçlarında büyük meyve kayıplarına neden oldu. Nisan öyle kurak geçti ki, bahçeleri elle sulamak zorunda kaldık. Haziran başında bir miktar yağış aldıktan sonra yağışlar kesildi ve Kasım sonuna kadar kayda değer, toprağın içlerine işleyen bir yağmur almadık. Haziran sonuna doğru yıllardır kullanmakta olduğumuz, 100 metre derindeki su kuyumuz kurudu. Civardaki yeraltı su kaynaklarında ciddi azalmalar oldu. Önceki yıllarda alışageldiğimiz gibi Temmuz’dan Ekim sonuna kadar aşırı sıcak ve bir kurak dönem yaşadık. Bahçelerimizi ve yeni dikilmiş ağaç fidanlarımızı yaşatabilmek için yoğun çaba gösterdik.

İklim değişikliğine karşı arazimizde yapabileceğimiz en etkili çalışma, tüm alanı ‘gıda ormanı’na döndürmektir. 2019 Kasım’ında gerçekleştirdiğimiz ‘Gıda Ormanı Atölyesi’ ile son boş kalmış alanları da bitkilerle buluşturduk. Toprak yüzeyi yonca (baklagil) otlarla kaplı. Yaz öncesi biçip, yatırıyoruz ve toprağı aşırı sıcaktan, su kaybından korumaya çalışıyoruz. Büyüyecek tepe ağaçlar da zamanla aşırı güneşi, sıcağı ve rüzgarı keserek araziyi, doğasını koruyacak. 

2019 yılı sonuna doğru Avustralya’da meydana gelen devasa yangın haberleri ile sarsıldık. Yaz boyunca 40 derecenin üzerinde sıcaklarla boğuşurken, Eylül’de başlayıp 4 ay boyunca dinmeden devam eden yüzlerce devasa yangın sonucunda 63 bin km2 alan yandı (Türkiye yüzölçümünün %8’i). Yerel canlı hayatında devasa ölümler oldu. Bu yangınlardan dolayı havaya 400 milyon ton CO2 salındı – yıllık salımlarının üçte ikisi kadar.  (Geçen yıl Avustralya CO2 salımı toplamı 530 milyon tondu; toplam küresel salımın %1.3’ü).

Yereldeki gözlemlerim üzerine, bir de Avustralya’daki bu devasa yangınlar da gelince, iklim değişikliğinde bazı kritik eşiklerin aşıldığını düşündüm. Nitekim 2019-2020 kış aylarında pek kış, soğuklar yaşamadık ve kutup bölgelerinde sıcaklık rekorları kırıldı. Doğada bu normal dışı gelişmeler yaşanırken, insanlar normal hayatlarına devam ediyor ve hala insanlığın çoğu küresel gidişatı farketmiyor, önemsemiyordu.

İnsanoğlu, teknolojisi ile kendini doğanın hakimi gibi hissedip, doğayı yoketmeye, denge ve döngülerini bozmaya devam ederken; kendinden çok daha büyük güçlerin mevcudiyetini görmüyor.

2019 sonunda Çin’in Wuhan eyaletinde önceden bilinmeyen bir virüs (korona virüsü) insanlara bulaşmaya başladı. Çıkış noktası yabani hayvanların satıldığı bir market- Çin’liler orman yaban hayvanları, köpek, kedi, yılan dahil türlü hayvan ve böcekleri yiyorlar. Bu yeni salgını duyduğumda, kurslarımda ‘Ormanlar’ konusunda anlattığım Afrika Tropik Yağmur Ormanları’ ve Ebola salgını aklıma geldi. Dünyada çok az insan eli değmemiş doğal orman kaldı ama bunları korumak yerine yoketmeye, içlerine doğru yayılmaya devam ediyoruz. Bu bölgelere yerleşenler orman içlerinden yakaladıkları canlıları öldürüp yemeye devam ediyor. Ebola salgını ile ilgili ünlü ‘Scientific American’ dergisinde yayınlanan bir makale şuna dikkat çekiyordu:

İklim değişikliğinden kaynaklanan normal dışı aşırı yağışlar veya kuraklık olduğu dönemlerde Ebola, salgın haline gelip yayılmaya başlıyor. .. ‘Bugüne kadar Ebola insanların seyrek olduğu bölgelerde başladığı için kontrol edilebildi. Ama insanlar gittikçe o doğal ormanların içine giriyorlar, bu potansiyel hastalıkla karşılaşma olasılığı gittikçe artıyor ve bir de eskiden orman, doğal alan olan yerlerde yoğun kasaba, kentlerde yaşıyorlar. Hastalığın bu yoğun yerlere yayılması an meselesi…’

Doğayı yokederken, denge ve döngülerini bozarken, doğanın tepki vermemesi mümkün mü? Hele ki Dünyanın küresel işleyişleri ve kendini regüle etme, koruma mekanizmaları da varken… Havaya artan oranda sera gazı salmaya devam edersek, sıcaklıklar da artmaya devam edecek ve bazı bölgelerde anormal kuraklıklar, yangınlar yaşanacak… Buzullar eriyecek, deniz su seviyeleri yükselecek. Normal dışı afetlerin sayısı ve şiddeti artacak. Ormanları yoketmeye devam edersek, orman içlerine girdikçe oralarda önceden karşılaşmadığımız hastalıklarla da illa ki karşılaşacağız, ve belki de bir tanesi çıkacak tüm küresel insanlık işleyişini tehdit edecek…

Korona virüsü hızla yayılıyor. Ülkeler salgını durdurabilmek için önlemler alıyor, şehirler, bölgeler karantinaya alınıyor. Sınırlar kapatılıyor. Küresel çapta belirsiz, kaotik bir döneme girildi. Ne çapta etkisi olacağını hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Ama bu süreçten dersler çıkarmamız çok önemli. Öncelikle mevcut küresel insanlık sisteminin ne kadar kırılgan olduğunu farkedeceğiz. Domino etkisi gibi, her şey birbirini tetikliyor. Küresel ticaret yavaşlıyor, tedarik zincirleri tekliyor. Mevcut sisteme bağımlılığımız ne kadar fazla ise o kadar daha fazla etkileneceğiz. Yerelde kendi kendine yetebilen yaşama doğru dönüşün önemini farkedeceğiz.